Füsun Demirel
NİGAR PAYİDAR (FÜSUN DEMİREL)
Ben Nigar. Galip’in ablasıyım. Payidarların güzeller güzeli biricik bahtsız kızı. İnsanın bahtı güzel olsun diye boşuna dememiş büyüklerimiz. Kız halaya çeker derler. Maksude’min de kaderi bana benzemiş. Gerçi o hepten kısmetsiz, ben bir yuva kurdum lakin ömürlü olmadı. Gencecik yaşta bir evlilik yaptım. Dillere destan bir düğünle evlendim. Daha yaptığımız düğün dilden dile konuşulurken kocam aniden hakkın rahmetine kavuştu. Çok göz yaşı döktüm, çok üzüldüm lakin gidene ne çare… Bir daha da ne yuva lafı ettim ne de yuva kurmaya meyil… Kendimi yeğenlerime, kardeşlerime adadım. Anaları gibi koruyup kolladım onları. Üçünü de evlat belleyip bağrıma bastım. Hep adaletli oldum. Sonra açık yürekli, lafını çekinmeden söyleyen biriyim. Yalan nedir bilmem. Bakmayın böyle dertli olduğuma aslında çoğu zaman komik, neşeli bir kadınım… Lakin onca dertten bağrım yapıştı… Önce Edip gidişiyle yaktı içimi. Sonra da Galip… Verdiği yanlış kararla hem kendini hem beni üzecek biliyorum… Ya çocuklar? Onlar her biri ayrı bir yürek sızısı benim için. Her biri izdivaç yolunda kendi felaketine doğru sürüklenirken ben elim kolum bağlı kaldım. Hangi birine yansın bu Nigar? Maksude’nin iki cihan bir araya gelse olmayacak sevdasına mı? Adem’in kendini göz göre göre ateşe atmasına mı? Yoksa her attığı adımda başını belalara koyan Aziz’e mi?