Meleklerin Aşkı’nın ilk bölümünde Yağmur, kendisini evlat edinen Hadiye’nin tüm itirazlarına rağmen huzurevinde gönüllü olarak çalışmakta ve orda yaşamaktadır. Çünkü huzurevi sakinlerine gönülden bağlıdır. Özellikle de Rukiye’ye. Rukiye’nin aksi, inatçı ve isyankâr hallerinin tek sakinleştiricisi bir doz Yağmur’dur. Demir Lady Rukiye, Yağmur’u görünce adeta bir pamuk prensese dönüşür. Bu pamuk prenses sayesinde Yağmur, hayatını değiştirecek olan Melek’le tanışır. Yağmur’un karşısına birdenbire çıkan bu Melek, yine aynı hızla kaybolmak üzeredir. Çünkü Rukiye, huzurevinde çıkardığı büyük faciadan dolayı kovulmuştur. Büyük kızının ve damadının evine taşınacaktır. Yağmur, hem kadim dostundan, hem de hayatında birdenbire beliriveren Melek’ten olacaktır. Fakat Rukiye, duruma el koyar. Yağmur’la Melek’i aynı çatı altında buluşturacaktır. Bunun yolu da damadı Necmettin’i iknadan geçmektedir. Rukiye, zehir gibi aklıyla Necmettin’i ikna eder. Yağmur artık Necmettin’in evinin bakıcısı, yardımcısı, eli- ayağıdır. Yağmur’un elinden her iş gelmektedir. Yemek yapar, çocukların saçlarını tarar, evi temizler, Rukiye’nin ilaç saatini takip eder. Adeta bir İsveç çakısı, adeta bir süper kahramandır. Kısa zamanda ailenin tüm fertlerinin gözbebeği olur. Tabii ki sadece ailenin değil. Melek’in yakın arkadaşı Deniz’in de kalbini fethetmiştir. Yağmur, bir yolunu bulup Melek’le baş başa kalmaya çalıştığında, Melek’le yakınlaşacağı anlarda Deniz parazit yapmakta, kendini Yağmur’a göstermeye çalışmaktadır. Deniz, Yağmur’dan; Yağmur’sa Melek’ten bir işaret beklemektedir. Yağmur’un umutlarının tükendiği bir gecede, Melek’ten beklediği işaret nihayet gelmiş, genç aşık nihayet Melek’e açılacak ortamı yakalamıştır. Fakat hem kaderin cilvesi, hem Yağmur’un saflığı hem de Deniz’in fettanlığı bir araya gelince o gece, Yağmur’un hayallerinin tam tersi şekilde sonlanır. Yağmur, Melek’in gözüne girme fırsatı bile bulamadan Melek’in gözünden öyle bir hızla düşmüştür ki bunu düzeltebilmesi nerdeyse imkânsızdır.