İstanbul Sokakları'nın karakterlerini tanıyalım

Fırat Parmaksızoğlu 35 yaşında, İstanbul'un eski semtlerinden biri olan Fatih'te, fakir bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelir. Rahmetli babası Nihat eski kulağı kesiklerdendir. Hem Nihat Efendi, hem de annesi Şükriye Hanım Fırat'ın okumasını ve babasının iş yaptığı karanlık dünyadan uzak durmasını ister. Fırat'ın 17 yaşında başlayan yaşama savaşı gençliğini yaşamasına fırsat vermemiştir. Diğer gençler gibi arkadaşlarıyla eğlenip, gününü gün edecek, aşık olacak zamanı yoktur. Bunca yıldır kalbini hiçbir kadına açmayan Fırat'ın duvarlarını Nazlı yıktığındaysa Fırat'ın aşkla imtihanı başlar.. 

Nazlı Aydın 24 yaşında... Fakir bir ailenin ilk evladı olarak dünyaya gelir. Doğuştan kardiyomegali (Kalp Büyümesi) hastasıdır.Doktorlar söylemese bile, kalp nakli olmazsa genç yaşında öleceğini tahmin etmektedir. En yakın arkadaşı aynı mahallede birlikte büyüdüğü İffet'tir.. Sadece sırdaşı İffet'e anlattığı bir hayali vardır; aşık olmak... Hep kitaplarda okuduğu, filmlerde gördüğü, o her şeyden başka olduğu söylenen duyguyu yaşamak istemektedir.. Kader karşısına Fırat'ı çıkarır. Görür görmez aşık olur ona.

Cemil Akın 35 yaşında... Fırat siyah-beyaz bir fotoğraf olsaydı Cemil onun “negatifi” ya da eski fotoğrafçıların deyimiyle “arabı” olabilirdi. Her şeyden evvel Cemil İstanbul'un zengin ailelerinden birinin oğludur. İsviçre'de okumuş, İngilizce ve Fransızca bilen, toplumda ve ait olduğu çevrede başarılı ve saygın iş adamı imajlı, İstediği her şeye sahip olmaya alışmış, ancak fakirlik, zorluk nedir bilmediği için insanlarla empati yapma yeteneğinden yoksun, narsist bir kişilik. 

Sibel Giray 30 yaşında... Dünyanın en iyi yemek ve aşçılık okulu The Culinary Institute of America’da eğitim almış, zengin, güzel ve kültürlü bir kadındır.. “Kitchen Confidential” adında sadece zengin üyelerin girebildiği bir restaurantın sahibidir. Pek çok sevgilisi olmuş ancak aradığını bir türlü bulamamıştır.. Sonunda ailesinin isteğiyle Cemil'le nişanlanır. Aşık olmamasına karşın onunla evlenmeyi bile düşünmektedir.

 

Refik Aydın 55 yaşında... 50’li yıllarda Maraş'tan İstanbul'a göç etmiş kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğudur. Ailesine düşkün, namuslu, parayla pulla derdi olmayan iyi yürekli bir adamdır.  Yüzünde hep bir hüzün vardır.  Zayıf, çökmüş kendine hiç bakmayan yaşama hevesi kalmamış fedakar bir babadır.

Mualla Hanım 50 yaşında, ilk okul mezunu bir ev hanımıdır. Kocası ve kızıyla birlikte tüm zorlukların üstesinden gelmek için çabalar. Refik efendinin gülmeyen yüzü ve zavallı Nazlı'nın hastalığı nedeniyle evin neşesi olma görevi Mualla Hanım'ın omuzlarındadır.