- Anasayfa /
- Diziler/
- Klavye Delikanlıları /
- 'Klavye Delikanlıları stres atmak için birebir!'
‘Klavye Delikanlıları’nın yıldızları Kaan Yıldırım, Uraz Kaygılaroğlu ve Ali Barkın dizi hakkında merak edilenleri anlattı
‘Macera dozu yüksek bir dizi’
Uraz Kaygılaroğlu;
Bu dizide yer almanızda temel etken ne oldu?
Canlandırdığım Kuzen Volki karakterinin hikâyesini çok çekici buldum. Dijital dolandırıcılık yapan bu karakter, benim istediğim yöne eğip bükebileceğim, sınırlarını benim belirleyebileceğim bir karakter. O yüzden hiç düşünmeden kabul ettim.
Karakteriniz oldukça merak uyandırıcı. Biraz daha açar mısınız?
Kuzen Volki, dijital dolandırıcılık yapmak için çocukluk arkadaşları Bayram, Kerem ve Seyran’ı yanına alarak bir takım kuruyor. Benim karakterim bugüne kadar hep yolunu bulmuş, acı çekmemiş, kızlarla birlikte olmuş ama aynı şeyleri diğer arkadaşlar için söyleyemiyoruz. Kuzen Volki, arkadaşlarıyla çok ilginç maceralara atılacak.
‘EKRANDA BENZER BİR HİKÂYE YOK’
Peki neye ışık tutacaksınız?
Mahalleli 2 genç, benim yardımımla dolandırıcılık dünyasına ışık tutacak. Kerem ve Bayram, mahalledeki Hiko Dayı’nın “Zenginden alıp fakire vereceksiniz” sözünü benimsemiş durumda. Kuzen Volki’nin öyle bir motivasyonu yok, çok bencil biri. Milyonlar, ‘Klavye Delikanlıları’ sayesinde internet gençliğine dair pek çok öğeden haberdar olacak.
Seyirciler sırf bu sebeplerden ötürü mü sizi tercih etmeli?
Tabii ki hayır. Macera dozu yüksek ve hareketli bir dizi olduğumuz için tercih etmeliler. Uzun süren bakışmaların olmadığı, sıkılmadan izlenebilecek bir proje oldu. Ekranda benzer bir hikâye yok. Seyirciler bu diziyi eğlenmek için izlemeliler. Herhangi bir mesaj, bir öğreti yok. Stres atmak için birebir. Dolandırıcılık yöntemlerini öğrenip bunlara karşı önlem almak için bile izlenebilir.
‘Diyalog olmazsa olmaz!’
Günümüzde mahallelerde zıpkın gibi delikanlılar kaldı mı?
Mahalle kalmadı ki mahallenin delikanlısı kalsın. Artık site delikanlıları var! Mahalleler çok sıcak oluyor, ötekisi çok yapay. Apartmanlarda kimse kimseyi tanımıyor. Diziyi, mahalle kültürünün hâkim olduğu Üsküdar’da çekmek bizim için gerçekten bir avantaj.
Mahalle kültüründen uzak kalan klavye delikanlılarına neler söylersiniz?
Artık herkes kendisine “Ben ne yapıyorum?” sorusunu sorup yüz yüze diyalog kurmayı artırmalı. Ben bu yaşıma kadar hiç klavye delikanlısı olmadım, korkarım öyle şeylerden. Ama maşallah pek çok insan evinde pijamasıyla otururken ünlülere veya yakın arkadaşlarına rahatça laf atabiliyor. Günümüzde ünlüye ulaşmak da artık çok kolay. Dediğim gibi, diyalog olmazsa olmaz!
'İnsanlar dramdan sıkıldı artık gülmeye ihtiyaç var!'
Kaan Yıldırım;
Dizide canlandırdığınız Kerem nasıl biri?
Mahallenin kaybedenleri arasında yer alan, çekingen, korkak ama aynı zamanda atar yapmaktan da vazgeçmeyen bir adam. Türkçe’sini bildiği 20 kelimeyle yetinecek kadar mütevazı. Gündüz sütçü-peynirci, akşamsa korsan taksicilik yapıyor. En büyük hayali taksi plakaları sahibi olup oturduğu yerden para saymak. Ama işin rengi mahalleye Kuzen Volki’nin gelmesiyle değişiyor. Kerem, alıştığı rutinlerin dışına çıkmaya başlıyor.
Ne gibi değişiklikler söz konusu?
Kuzen Volki Amerika’da öğrendiği dolandırıcılık yöntemlerini öğretmek için bizi bir çetenin içine sokuyor. Kredi borcu olan Kerem ve Bayram çekine çekine kendilerini macera dolu, çetrefilli ve bir o kadar da komik işlerin içinde buluyorlar.
Sizi bu projenin en çok hangi özelliği etkiledi?
Senaryonun dilini çok sevdim. Murat Şeker ve Ali Tanrıverdi mahalle dilini çok iyi biliyorlar. Dizinin dili çok doğal, gündelik ve komik... Her kesime hitap edecek bir dili var. Ayrıca temposu çok yüksek. Her karaktere okurken ayrı ayrı güldüm ve hepsini sevdim. Kendi dışınızdaki karakterleri bu kadar sevmek ve sahiplenmek ayrı bir şans.
Sokaktaki insanlara yansıması nasıl olacaktır?
Onu zaman gösterecek ancak ben bu projenin bir şekilde sevileceğini düşünüyorum. İnsanlar dramdan sıkıldı, artık gülmeye ihtiyaç var. Tabii televizyon seyircisini tatmin etmek zor. Umarım severler.
‘Telefon ekranlarına biraz fazla bağlandık’
Mahalle kültürüne ne kadar hâkimsiniz?
Ben de bir mahallede büyüdüm. Okul çıkışlarında eve geldiğimde çantamı bir köşeye fırlatır, top oynamaya çıkardım. O günleri özlüyor insan. Zaman geçtikçe insanların yaşam biçimleri değişti. Teknoloji hayatımıza girdi ve herkes kendi kabuğuna çekildi. Telefon ekranlarına biraz
fazla bağlandık sanırım.
‘Hikâye beni ciğerlerime kadar kavradı’
Ali Barkın;
‘Klavye Delikanlıları’nda seyirciler ne bulacak?
‘Klavye Delikanlıları’, sanal dünyada yaşanmaya çok alışılmış olan gerçeklikleri ortaya koyacak. Sanal dünyada vakit geçiren insanların gerçek dünyayla imtihanları olarak algılanabilir. Aynı zamanda mahalle hayatının ve parasızlığın insanları nerelere sürükleyebileceğini görüyoruz.
Sizi cezbeden neydi?
Hikâyenin monoton olmaması. Küçük yaşlardan itibaren insanlarla çok fazla diyalog kuramadıkları için asosyal olan, bütün vaktini bilgisayarda geçiren yakın arkadaşların hikâyesi beni ciğerlerime kadar kavradı.
‘EMOJİLERE BOĞULDUK’
Canlandırdığınız Bayram nasıl biri?
Ezik bir karakter. Üçkâğıt yapmaya çalışıyor ama yapamıyor. O yüzden komik durumlara düşecek. Eline kız eli değmemiş, bilgisayar başında vaktini geçiren bir adamken bir anda kendini olayların içinde bulacak. Seyran’a âşık olacak ama tercih edilecek bir erkek olmadığı için heyecan dolu bir süreç yaşanacak.
Bir yandan da sanal dünyada vakit tüketen insanların yaşamlarına ayna tutacaksınız. Dışarıda yapamadığı atarı monitör başında yapanlara bir noktada ışık tutacağız. Günümüzde hepimiz emojilere boğulduk. Allah’tan ben bu yaşıma kadar hiç klavye delikanlılığı yapmadım. Her zaman için gerçeklik kazanır diye düşünenlerdenim.
‘2017 model mahalle delikanlılarıyız'
Ekipte uyum nasıl?
Okuma provalarından ekip olarak çok keyif aldık. Herkesin enerjisi çok açık. Her karakter kendi hayran kitlesini yaratacak gibi duruyor. Biz çekerken çok gülüyoruz, seyirciyi de güldüreceğiz. Biz 2017 model mahalle delikanlılarıyız. Sanal mahallenin online delikanlıları diyelim hatta!