- Anasayfa /
- Diziler/
- Bir Deli Sevda /
- Deli Sevdalılar
Show TV’nin yeni dizisi ‘Bir Deli Sevda’da başrolleri paylaşan Cansu Tosun ve Erkan Kolçak Köstendil, “Bütün farklılıklarımıza rağmen biz bir aileyiz. Umarız di
‘Bütün farklılıklarımıza rağmen biz bir aileyiz, güzel bir aile’
“Güneş bugün bulutlara direniyor, nihayet biraz ısıtıyor” diye çıkıyorum evden. Dışarıda durum bu, içimse güneşli çünkü çok sevdiğim Erkan Kolçak Köstendil’le röportajım var ve onu öyle özlemişim ki... Bendeki kar- şılığı ‘hakikatli’ olan Erkan ve SHOW TV’nin ‘Bir Deli Sevda’ adlı dizisinde başrolü paylaştığı Cansu Tosun’la Balat’ta buluşuyoruz. Dizinin ‘Bahar’ı Cansu, az sonra okuyacağınız sohbetin gerçekleştiği kafede oturmuş bizi bekliyor. İlk kez yüz yüze geliyoruz kendisiyle. El sıkışıp tanışırken öyle içten gülümsüyor ki yüzüme, karakterinin adıyla özdeşleşir şekilde büsbütün baharı getiriyor içime. Birkaç dakika sonra Erkan iniyor arabadan, yüzünde her zamanki o muzip gülümsemesiyle... Ondan sonra dışarıdaki soyut-somut tüm bulutlara geç- miş ola! Ne mutlu onlar gibi girdiği her ortamı ışığıyla, enerjisiyle, samimiyetiyle ısıtan ve ışıtan insanlara...
"MAĞDURU İZLEMEYE ALIŞIĞIZ"
Önce ‘Bir Deli Sevda’da canlandırdığınız Bahar ve Mehmet karakterlerinden bahsedelim...
Cansu Tosun: Bahar, annesiyle birlikte İstanbul’un fakir mahallelerinden biri olan Tellikavak Mahallesi’nde yaşıyor. Dedesi yerine koyduğu Hulusi adında bir adam var. Aslında gerçek dedesi ama Bahar bunu bilmiyor. Babası Cengiz’i de öldü biliyor. En büyük amacı iyi bir iş bulmak ve astım hastası olan annesini daha iyi, güneş gören bir evde yaşatmak. Küçük yaştan beri sorumlulukları olan, amaçlarına doğru yürüyen güçlü bir kız. Çocukluk arkadaşı Kemal’in kendisine beslediği aşkı görmezden geliyor. Mehmet’in hayatına girmesiyle hayatındaki sırlar açığa çıkıyor.
Bir erkeğe sırtını dayamadan kendi ayakları üzerinde duran kadın hikâyelerine çok az rastlıyoruz ekranda. Bahar karakterinin güçlü ve mücadeleci yanı mı cazip geldi sana Cansu?
C.T.: Dediğin gibi biz Türkiye’de mağduru izlemeye alışığız. Hedefleri olan, amacı uğruna bir şeyler yapan güçlü kadın karakterlerin yer aldığı senaryolar izlerken de oynarken de bize ilham veriyor. Bahar’ın bu güçlü yanıyla karşılaştığımda çok heyecanlandım.
Mehmet nasıl biri?
Erkan Kolçak Köstendil: Başlangıçta Yeşilçam filmlerinde görmeye alışık olduğumuz zengin, şımarık ve umursamaz bir genç adam.
Zengin jön mü oldun sen?
E.K.K.: Jön değil de, zengin oldum. İlk defa parayı buldum Ece. Dizide birlikte rol aldığımız Itır Abla’nın (Esen) hepimizin ezbere bildiği ‘Bizim Aile’ adlı filminin finalinde, babası onu Yaşar Usta’nın evinin önüne bırakıp “Hadi sen o güzel insanların yanına git” der ya; düşün ki Itır Abla “Sen de gel” diyor ve o baba da o evin içine giriyor. Dizide Mehmet karakteri sonradan tam da böyle bir dönüşüm yaşıyor. Bahar’ı tanıdıkça, onun dünyasını gördükçe deği- şime uğruyor. Bir kadın gelir, dokunur ve değiştirir. Böyle ikinci bir boyutu var hikâyenin.
C.T.: Zengin-fakir ayrımı çok güzel yazılmış. Özellikle fakir taraf çok tatlı, çok gerçek, çok hayatın içinden.
E.K.K.: Birbirlerinden hem ekonomik hem de sosyal açıdan çok farklı olan 2 aile var ama fotoğrafın dışına çıkıp da baktığınızda aslında o 2 ailenin bir aile olduğunu görüyorsunuz.
"FARKLI KARAKTERLERİ OYNAMAK ÖNEMLİ"
En çok unuttuğumuz bütün farklılıklarımıza rağmen ‘Bizim Aile’de Yaşar Usta’nın dediği gibi ‘güzel bir aile’ olduğumuz. Bize dayatılan ötekileştirmelere sırt çevirip asıl zenginliklerimizi; sevgiyi, vicdanı, dayanışmayı, aile bağlarını hatırlarsak her şey başka olacak...
E.K.K.: Tam da bu! ‘Bizim Aile’ filminden özellikle örnek verdim. Biri Itır Abla’ya çocukken benim de düşünüp üzüldüğüm şeyi yazmış. “Babana niye teşekkür etmedin? Niye ona ‘Sen de gel’ demedin?” diye sormuş. Buna içlenmiş.
Hâlâ buna içlenen varsa, hâlâ o filmlerdeki güzel insanlarız ve hâlâ umut var demektir...
E.K.K.: Var tabii. Biz hâlâ o insanlarız, dediğin gibi bütün farklı- lıklarımıza rağmen bir aileyiz, güzel bir aile! Sadece bunu tekrar anlatmaya ve dinlemeye ihtiyacımız var. Sabahtan akşama kadar televizyonda biz varız, diziler var. Dizilerle neyi ne kadar anlatabildik ya da ne kadar anlatabiliriz bilmiyorum ama bu dizinin içinde babayı o arabadan indirip o evin, o ailenin içine götürebilirsek, o güzel insanlarla aynı sofrada oturtabilirsek hayırlı bir şey yapabiliriz. Beklentimiz bu. Senaryoda bunun ipuçları var. Kenarından köşesinden bunu becerebilirsek, ne mutlu bize!
Cansu ilk defa güçlü kadını oynayacak. Erkan sen de gerçek hayattaki kişiliğine ters bir adamı canlandıracaksın. Ters köşeler oyuncuyu kaşıyor öyle değil mi?
C.T.: Kesinlikle. Bu işte heyecan çok önemli. Dizi süreleri çok uzun, çok uzun çalışıyoruz. Bir de sürekli birbirini tekrar eden sahneler ve karakterler olduğunda işin heyecanı kaybolmaya başlıyor. Ve mesle- ğini tutkuyla yapmamaya başladığın zaman yukarı doğru gideceğine aşağı doğru inmeye başlıyorsun. O yüzden her zaman farklı karakterler oynamak ve bunları kendin bir şeyler katıp yaratabiliyor olmak çok önemli.
E.K.K.: Eskiden bir diziyi kabul ederken önümüze koyduğumuz bir sürü bir şey vardı. Artık dizi sürelerinin uzunluğu öyle bir noktaya geldi ki sadece “Bu karakteri oynamak bana keyif verir mi?” diye soruyoruz. Oyuncaklı bir rol çıkınca oynamak istiyoruz. Mehmet öyle bir karakter.
"Aşk insanın bütün metabolizmasını değiştiriyor"
Dizide Bahar’ın Mehmet’te yaratacağı değişimden, dönüşümden bahsettiniz. Sevgiden, aşktan daha büyük bir dönüştürücü güç yok öyle değil mi?
Erkan Kolçak Köstendil: Dizimizin adı ‘Bir Deli Sevda’ ama bir değil, birkaç deli sevda var. Kemal’in Bahar’a aşkı, Mehmet’in Bahar’da bulduğu aşk... Sorunun cevabına gelince, yok tabii! Aşk, insanın bütün metabolizmasını değiştiriyor. Daha neyi değiştirsin, daha ne yapsın?
Cansu Tosun: Erkan’a katılıyorum. Aşk insanı hayatta tutan, hayat enerjisini ve motivasyonunu yükselten en önemli şey.
‘Kendi ayağımıza sıkmaktan vazgeçelim’
Dizi sürelerinin uzunluğundan söz ettiniz. Çok ağır şartlarda çalışıyorsunuz. Karakteri değil kendinizi yaşayacak vakit kalıyor mu?
Erkan Kolçak Köstendil: Şu anda bu açıdan şanslıyız çünkü hissettiğimiz şeye saygı duyacak insanlarla çalışıyoruz. Ama genel duruma baktığımızda uzun zamandır “Yeter” deme noktasındayız. Bunun nedeni ne yorgunluğumuz ne uykusuzluğumuz ne de çok fazla çalışmak. Daha kaliteli bir şey yapabilecekken yapamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. ‘Masum’ dizisine bir bakın, insanlar bir şeyi çok özleyerek çekip oynamış. Niye o şeyin özlemini çekelim, niye daha iyisini yapabilecekken yapmayalım? Tek derdimiz bu. Yapımcı- ları da yanımıza alıp hep birlikte bu konuya bir çözüm bulmalıyız. Türkiye’nin en büyük ihracatı dizilerle yapılıyorken ve biz çok daha iyisini yapabilecek kafalara, enerjiye sahipken artık kendi ayağımıza sıkmaktan vazgeçelim. Dünyanın her yerinde izlenen Brezilya dizileri gibi olmayalım. Biz önemli bir ülkenin, önemli çocuklarıyız. Elimizde bir şeyler söylemek için çok güzel bir fırsat var. Belki de bir daha 100 sene gelmeyecek bir fırsat, bunu iyi değerlendirelim.
‘Köpekler insanlardan daha anlayışlı’
Şebnem Bozoklu senin için “Sürekli havlayıp sahneyi duyulamaz hale getiren sokak köpekleriyle konuşup anlaşmışlığı vardır” demişti Erkan. Hayvanlar insanlardan daha anlayışlı öyle değil mi?
Erkan Kolçak Köstendil: Kesinlikle. Köpekler anlıyor, insanlardan daha iyi anlıyor ama düzgün konuşursan.
Ne diyordun köpeklere?
E.K.K.: “Arkadaşlar saatlerdir çalışıyoruz, sesli çekim yapıyoruz. Biraz sessiz olabilirseniz bir saate işimiz bitecek” diyordum. Gerçekten o süre zarfında susuyorlardı.
Cansu Tosun: Geçenlerde benim köpeğim evde yalnız bıraktığımız için kızıp eve çişini yaptı. Erkan,“Konuş onunla, yapmamasını söyle” dedi. Konuştum. O günden sonra 5 kez daha evde yalnız kaldı ama aynı şeyi yapmadı
‘Hepimize Erkan Abi’nin bakış açısından lazım’
Konservatuvara yönlendiğin yıllarda sana “Shakespeare’i biliyor musun?” diye sorduğunda “Evet. Leonardo Di Caprio’nun ‘Romeo + Juliet’ adlı bir filmi var” dediğin Erkan Can’la aynı dizide olmak ne hissettiriyor sana Erkan?
Erkan Kolçak Köstendil: Böyle bir hikâyeyle baş- layıp başka bir hikâyenin içinde yeniden buluşmak çok keyifli. Bak bu yanımdaki senaryo Erkan Abi’ye gidiyor. Shakespeare’den hareketle sadece tiyatro sahnesinde geçen bir film yapma hayalimiz var. Arada o günleri konuşuyoruz, bana “Yavşak” diyor ve gülüyor. Hepimize Erkan Abi’nin bakış açısından lazım. Hem muhteşem bir insan hem de muhteşem bir oyuncu. Bunlar birbirini destekleyen şeyler.
Cansu Tosun: Aynı fikirdeyim. Erkan Abi’yle bu sette tanıştım. Hakkında hep “Çok iyi insan” diyorlardı. Gerçekten öyle. Gözlerinde ne varsa onu yansıtıyor ekrana.
Ece Saruhan/HT Magazin