‘Aynı şeyleri düşünmesek de aynı sofrada yemek yiyebiliriz’

Güncelleme: 19 Mart 2017 Pazar, 09:51:54

SHOW TV’nin bu akşam üçüncü bölümü ekrana gelecek olan dizisi ‘Aşk ve Gurur’un ‘Kadir’i Ahmet Rıfat Şungar ile çok özel bir röportaj yaptık.

SHOW TV’nin bu akşam üçüncü bölümü ekrana gelecek olan dizisi ‘Aşk ve Gurur’un ‘Kadir’i Ahmet Rıfat Şungar, “Dizimiz insanların birbirleriyle aynı olmasalar da ortak diyaloglar kurabileceklerine dair sinyaller veriyor. Aynı şeyleri düşünmesek de aynı sofrada oturup yemek yiyebiliriz. Umarım ‘Aşk ve Gurur’ izleyicilerde bu algıyla ilgili kapaklar açar” diyor.

Geçtiğimiz yıl Tatbikat Sahnesi’nin ‘Blink’ adlı oyunu vası- tasıyla ilk kez yüz yüze geldim Ahmet Rıfat Şungar’la. Kendisi o kadar kalbi açık, içindeki dilinde bir insan ki sohbetimiz birbirini yıllardır tanıyan iki dostun dertleşmesi kıvamında geçmişti. Yanından muhabbetinin tadı damağımda ayrılmıştım. Nihayet bu hafta yeniden bir araya geldik, bu kez SHOW TV’nin kendisinin ‘Kadir’ karakterini canlandırdığı yeni dizisi ‘Aşk ve Gurur’u konuşmak için... Kendisini bıraktığım yerde buldum yine, pırıl pırıl parlayan bir çift gözün eşlik ettiği derin bir samimiyette... Buyurun “İnsan işinin işçisi olmalı, ne iş yaparsa yapsın gözü gülerek yapmalı” diyen Rıfat’la tadı yine damağımda, daha nicelerini dilediğim sohbetimize...

‘SARILMAYI HATIRLAMALIYIZ’

‘Aşk ve Gurur’ sadece başrollerdeki karakterlerin hikâyelerine odaklanmayan, her karakterinin bir hikâyesi olan bir dizi. Senaryodaki bu zenginlik, dizinin bir parçası olmanda etkin bir rol oynamış olmalı, öyle değil mi?

Evet. Senaryoyu okuduğumuzda benim de diğer oyuncu arkadaşlarımın da en çok dikkatini çeken şey buydu. Hikâye başroldeki karakterlere yığılmıyor. Herkesin bir hikayesi ve ilişkileri var. İlerleyen bölümlerde, tüm bu karakterler bir araya geldiklerinde ortaya çok daha dişi hikâyelerin çıkacağını düşünüyorum.

Dizide her karakterin kendi dili var ama bir de ortak dil var ortada. Mesela Damla’nın (Sönmez) canlandırdığı ‘Zeynep’ karakterinin ailesinde bir sürü benzemez insan bir arada ama fikir ayrılıklarına rağmen “Biz bir aileyiz” diyebiliyorlar. Hayatın içinde en çok ıskaladığımız şey değil mi bu?

Ne güzel söyledin. Dizi, insanların birbirleriyle aynı olmasalar da ortak diyaloglar kurabileceklerine dair sinyaller veriyor. Dizideki karakterler birbirleriyle tartışıyorlar, anlaşamıyorlar ama anlaşamamaları birbirlerinden kopmaları anlamına gelmiyor, aksine bağlarını kuvvetlendiriyor. Birbirimizle aynı olmak ve aynı şeyleri düşünmek zorunda değiliz ama bir arada oturup aynı sofrada yemek yiyebiliriz. Ben babamla hiçbir zaman aynı fikirde olamadım ama hâlâ en çok onunla konuşup tartışırım. Babam 7, annem 9 kardeş. Birbirlerine hiç benzemeyen insanlar. Arada büyük tartışmalar yaşarlar ama asla birbirlerini rencide edecek noktaya gelmezler, birbirlerine sırt çevirmezler, aralarındaki bağ hep sapasağlamdır. Toplum olarak sarılmayı hatırlamamız gerekiyor ve ben mayamızda olduğu için bunu başaracağımıza inanıyorum.

Anlattıklarından anladığım kadarıyla gözünü sevgiye açmış bir çocuksun. Ne acıdır ki hayatın içinde sevgi küçümsenen bir şeye dönüştü...

Ben en doğru eğitimin sevgi ortamında büyümek olduğunu düşünüyorum ve o anlamda şanslıyım. İnsanların aralarındaki meseleleri her zaman güler yüzle hallettikleri bir ailede büyü- düm. Bu konuda annem çok özeldir. “Sana ters davranana hemen kızma, bekle, değişir” der. Gerçekten biraz durunca ve meselenin sen değil, o andaki konu olduğunu anlayınca değişiyor işler. Ben bazen robot gibi hissediyorum kendimi.

 

 

Neden öyle hissediyorsun?

Çünkü her sabah evden çıkmadan önce “Sokakta bir sürü somurtan insan var bahanelerini soracak olsan hepsi haklı. “Herkesin gülümsediğini hayal et” diye hazırlıyorum kendimi. Elbette bunu yapmakta zorlandı- ğım zamanlar da oluyor ama en azından deniyorum. Birbirimize gülümseyelim, sevelim birbirimizi ya! Çoğunluk “Abi, ne sevgisi!’ noktasına gelmiş durumda, halbuki ilk inanılması gereken şey sevgi, sevebilmek. Hepimizin başına kötü şeyler geldi. Bu kötü şeyleri başkalarına yapmamak üzerine bir motivasyon geliştirmeliyiz.

‘EN BÜYÜK DİRENİŞ İYİ KALABİLMEK’

‘Aşk ve Gurur’da canlandırdığın Kadir, sevmeyi ve paylaşmayı bilen, insanlara önyargıyla yaklaşmayan bir adam. Tülin Özen’in canlandırdığı Türkan’ın da dediği gibi temiz bir çocuk. Delikanlılığı ayağa düşürenlerden değil. Hayattaki benzerlerini klonlamak lazım bence, ne dersin?

Aynı fikirdeyim. Sevdiği insana gelecek zararı da göz ardı edip ortalığı yakıp yıkan delikanlı örneklerini çok gördük ama Kadir öyle değil. Kadir masaları dağıtmıyor, bağırıp çağırmıyor, kaşını çatmıyor. Onun önceliği Türkan, kendisiyle birlikte onu da kollayarak hareket ediyor. Türkan da Kadir’i kolluyor aslında. Kadir’in bana en cazip gelen yanı hayatını tamamen sevgi ve yardım edebilmek üzerine kurmuş olması, hep nedenleri ve niçinleri düşünmesi. Elimden geldiğince Kadir kaşı çatık bir adama dönüşmesin mücadelesi içindeyim. Geçen bölümde bir sahnede babasından tokat yedi, bir sert baktı ama o ruh halini taşımadı. “Babam kötü” demek yerine, “Babam neden böyle yaptı?” diye düşünmeyi tercih ediyor. Hayattaki en büyük ve anlamlı direniş, iyi kalabilmek adına verilendir. Kadir’de de bu var.

‘Yedi senelik bir ilişkim var’

Aşkta özellikle son yıllarda emeksiz yemek, üstelik de her akşam başka bir yemek çok revaçta! Kadir’in Türkan için verdiği emek ve sabırla, vazgeçmeden beklemesi bana o kadar naif ve aslında olması gerekenken mucizevi geliyor ki...

Sanki sürekli bir şeyler kaçacak ya da bitecekmiş gibi saldırı halindeyiz. Bu doğaya karşı da böyle, ilişkilerimizde de böyle. Öyle bir hale geldik ki uzun süreli bir ilişkin olduğunda insanlar sana uzaylıymışsın gibi bakıyorlar. Benim 7 seneyi doldurduğum bir ilişkim var, “Nasıl olur ya?” diyorlar mesela. Oluyor işte! İnsan sevdiği insana baka baka tekrar sevdiğini hatırlar, tekrar âşık olur. Bazen sorun olarak görüp de takıldığımız şeylerin, biraz yavaşlayıp durup bakınca aslında çok ufak şeyler olduğunu fark edebiliyoruz. Hemen bitirmek yerine emek vermek, diyalog kurmak gerek.

‘Bu dizide ilişkilere kadınlar yön veriyor’

Pek çok dizi erkek kahramanların etrafında dönüyor, kadınlarsa bir erkeğin hayatlarında sihirli değnek etkisi yaratmasını bekliyor. Oysa ‘Aşk ve Gurur’da kendi hayatının kahramanı olan, ilişkilere yön veren kadın karakterler var...

Evet. Bizim senaryomuzda hem kadın karakterler altı dolu bir şekilde yazılmış hem de kadın oyuncularımız en iyi yazılmış metni bile üzerine ya da altına bir şeyler katıp daha da geliştiren oyuncular. ‘Aşk ve Gurur’da ilişkilerin hepsine yön veren kadınlar. Son dönemde çok sık denk geldiğimiz kahraman erkek çıkaran işlerden değil. Kadınların hayatının adamların hayatına nasıl yön verdiğini irdeleyen bir hikâyemiz var.

‘Çocukken su sattığım statta çekim yapıyoruz’

Dizide Kadir’in oynadığı gibi sen de bir dönem futbol oynamışsın, öyle değil mi?

Profesyonel oynamadım ama çocukken günün ilk ışıklarında uyanıp güneş batana kadar mahallede maç yapardım. Sonra Kartalspor’un minik takımına ve Atalar Spor’a girdim. Dizideki idman sahnelerini Kartalspor’un stadında, yani benim babamla maç izlediğim, su sattığım, kaçan topları beklediğim statta çekiyoruz. Hep “Yaşım geçmeden futbolcu oynayabilir miyim?” diye düşünürdüm, ne mutlu ki denk geldi.