Yamaç Koçovalı...

Yıllar önce ellerini kana buladığı Çukur'u terk etmiş kendine yeni bir hayat çizmişti Yamaç. Kimya okumuştu geceleri bir mekanda çalıyordu. Kaderin cilvesiyle karşısına sırılsıklam aşık olacağı kadın Sena çıktı. Ve yıldırım nikahı ile evlendiler. Sena da karşısındaki adamı sadece Yamaç olarak tanıyordu. Halbuki o Yamaç Koçovalı'ydı...

Ve bu gerçekten geç olmadan karşılarına dikildi.

Abisi Kahraman'ın vurulması ve babasının felç geçirmesi nedeniyle annesi Yamaç'ı Çukur'a geri çağırdı.

Savaş başlamıştı ve bu duruma müdahele edebilecek tek kişi Yamaç'tı.

Yıllar önce vurup çıktığı kapıdan tekrar içeri giren Yamaç, Çukur'un içerisinde gün geçtikçe kayboluyordu. Sena gelip onu çıkarana kadar.

Çukur'un dertlerini çözmeye çalışıyor hem içerden hem dışarıdan düşmanlarla savaşıyor hem de ailesini bir arada tutmaya çalışıyordu.

Çukur'a barışı getirtikten sonra çekip gitmeyi düşünen Yamaç gidemiyordu. Meseleler bitmiyordu evet ama onu tutan başka bir şey vardı. Ve Yamaç bunu fark etmişti. 

Çünkü Çukur'da onun ailesiydi.

Çukur'u savunmak, ailesini savunmaktı.

Zekası, yeteneği, sağ duyusu, sevgisi onun Çukur'un babası olmasında büyük katkı sağlıyordu.

Herkes ona güveniyor saygı duyuyordu.

Pekii dört bir yandan ona oyunlar oynayan insanların arasından kalan Yamaç ne yapacak?

Hem sevdiklerini hem de Çukur'u kurtarabilecek mi?