Show TV canlı yayını, dizileri, eğlence programları, oyuncular ve daha fazlası için Show TV uygulamasını indirin

Show TV'nin ilgiyle izlenen dizisi 'Klavye Delikanlıları'nın Cansu'su Eylül Su Sapan, "Dizimiz konusu ve oyuncularıyla sıra dışı bir iş" diyor.

Show TV'nin sevilen dizisi 'Klavye Delikanlıları'na Cansu karakteriyle dahil olan başarılı oyuncu Eylül Su Sapan'la dizinin çekildiği Üsküdar'da bir ara gelip keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

‘Klavye Delikanlıları’ dizisine katılış serüveninizden bahsedelim. Nasıl oldu? Ne hissettiniz teklif geldiğinde?

Klavye Delikanlıları’nı izlediğimde konusu ve oyuncularıyla sıradan olmayan işlerden biri olduğunu düşünmüştüm. O yüzden Cansu karakteri için teklif geldiğinde heyecanlandım ve şu anda ekibin bir parçası olduğum için çok mutluyum.

Canlandırdığınız Cansu karateri nasıl biri?

Cansu uzun yıllar Londra’da yaşamış ve babasını hiç tanımamış bir kız çocuğu. Ailesinden ve memleketinden uzakta tek başına büyümüş. Tek başına büyüyen çocuklar güçlü olurlar. Cansu da öyle; sert bir kız çocuğu, feminist, dobra ve modaya düşkün.

'İZLEYENLERİN SEVECEĞİ BİR AŞK HİKAYESİ!'

İlerleyen bölümlerde Volki ile Cansu’nun aşkını izleyeceğiz? Nasıl bir aşk olur insanlar sever mi dersiniz?

Volki zaten bildiğiniz gibi inanılmaz eğlenceli bir karakter, Cansu da kısa zamanda Volki’nin bu deli haline alışıyor ve ona ayak uyduruyor. En azından şimdilik. Aşkları da tarzlarına kıyasla çok duygusal. Ve tabi zor bir aşk hikayesi. O yüzden izleyenlerin seveceğini düşünüyorum.

Neler yaşanacak ilerleyen bölümlerde? Cansu neler katıyor diziye?

Cansu, Hiko’nun kızı. Bir taraftan bir babanın 21 yıl sonra ilk defa tanıştığı kızıyla bir hikayesi var. Bir taraftan babasının çok da beğenmediği Volki’yle aralarında başlayan bir aşk hikayesi var. O yüzden olaylar epey karışacak gibi görünüyor. Şimdilik tek söyleyebileceğim bu.

Dizinin, kuvvetli dinamik bir kadrosu var. Sette zamanınız nasıl geçiyor?

Çok klişe olacak ama sette gerçekten çok eğleniyorum. İlk geldiğim gün insanları tanımaya çalışırken bir anda hepsi aralarına aldı beni. Daha ilk günden çok eğlendik. Şimdi de öyle. O yüzden çok mutluyum. Ortak dil kuramadığın, aynı komedi anlayışına sahip olmadığın ve saygı duyamadığın insanlarla çalışmak gerçekten zor bir şey çünkü.

'SOSYAL MEDYAYLA ARAM NE İYİ NE DE KÖTÜ!

Sette de ekranda olduğu gibi komik mi oyuncular?

Evet, herkes çok komik, zaten kendi aralarında çok güzel bir kanal oturtmuşlar. Partnerim olduğu için diğerlerinden biraz daha fazla çalıştığım Uraz’a çok gülüyorum mesela, çok enerjik, neşeli ve komik bir insan.

Sosyal medya olimpiyatları konu edilen bir bölümde diziye dahil oldunuz. Sizin sosyal medyayla aranız nasıl?

Ne iyi ne kötü. Çok zaman harcamamaya çalışıyorum. Oyunculuğum dışında, güzelliğimin, çirkinliğimin, fikirlerimin, düşüncelerimin ve hayat biçimimin “yoruma açık” olmasını sevmiyorum. Çünkü sonunun olmadığı bir dünya sosyal medya. 

'Evde olmayı seviyorum'

Set dışında zamanınızda neler yapıyorsunuz?

Çok sosyal biri değilim. Evde vakit geçirmeyi seviyorum, yemek yapıyorum, film izliyorum, bazen bir diziye takılıp bütün gece onu izliyorum, hava çok soğuk değilse ve yalnızsam sahilde yürüyüş yapıyorum ve yakın arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.

'Hayır demeyi biliyorum'

Rol seçerken ayrım yapar mısınız? "Asla oynamam" dediğiniz bir rol var mı?

Hiçbir şey için asla oynamam demiyorum ama tabi ki ayrım yapıyorum. Bana verilen karakterin altından kalkmaya çalışıyorum, hırslı biri değilim, kendimi tanıyorum ve kendimle barışığım. Neyi iyi yapacağımı ya da neye daha çok çalışmam gerektiğini ve "Hayır" demeyi biliyorum. Türkiye’de dizilerin çok hızlı bir çalışma ritmi var. Mesela dansçı değilsen, onbeş gün çalışıp bir dansçıyı oynayamazsın, yapamayacağın bir işin altına girince çuvallıyorsun. Hepimiz bunu deneyimliyoruz ya da şahit oluyoruz işte.

'Kadıköy'den hiç kopamadım'

Bildiğim kadarıyla Kadıköy’ de yaşıyorsunuz ve çok seviyorsunuz Kadıköy'ü... 

Ben Kadıköy’de doğdum, büyüdüm. Semt sevdalısı değilimdir aslında ama bir şekilde de hiç kopamadım buradan. Kadıköy’ün ritmini seviyorum, burası biraz daha yavaş, biraz daha sakin. Hala nefes alabileceğin yerler var, denizin yanında çimlere uzanıp kahveni içerken kitabını okuyabileceğin bir sahil var. Hayattan uzak, insan sesi bile duyamadığın evlerde yaşama fikri zor geliyor, o yüzden seviyorum Kadıköy’ü.

 

'Bir filmin görüşme aşamasındayım'

Yeni bir sinema projeniz var mı? 

Damat Takımı filmimiz vizyondan yeni kalktı. Çekerken de izlerken de çok eğlendiğimiz bir iş oldu. Şimdilik var diyebilecek kadar ilerlemedi ama görüşme aşamasında olduğumuz bir film var, detaylarından bahsedemiyorum ama çok güzel bir hikaye, umarım güzel olur her şey.

Türk sinema veya tiyatrosunda örnek aldığınız isimler kimler?

Barış Gönenen, Onur Ünsal, Esra Bezen Bilgin, Tansu Biçer, Erdem Şenocak, Nadir Sarıbacak.

Son dönemde beğendiğiniz, takip ettiğiniz oyuncular var mı?

Lea Seydoux, Shia LeBeouf, Ecem Uzun, Xavier Dolan, Lena Dunham, Hazar 

 

Habertürk Gazetesi / Serkan ÖZTÜRK

 

X