"Hayat hep istediklerimi verdi"
Hande Erçel, Balıkesir Gönen'deki çocukluğunu ve hayallerini anlattı.
Güncelleme: 01 Kasım 2016 Salı, 16:03:52
Copyright 2024 Show Televizyon Yayıncılık A.Ş. Üretim ve Tasarım Ciner Bilgi Grubu
Uzun boylu, gür saçlı, iri gözlü, uzun kirpikli... Doğal oyunculuğu ve güler yüzüyle kısa zamanda büyük bir üne kavuşan Hande Erçel, Show TV’nin “Aşk Laftan Anlamaz” dizisinde ‘Hayat’ı canlandırıyor. Instagram’da 3.2 milyon takipçisi bulunan genç oyuncu artık bir güzellik elçisi...
Kısa zaman önce hayatımıza giren Hande Erçel, doğal oyunculuğuyla, canlandırdığı rollerle izleyiciyi kendine bağladı; güler yüzlü, sakin halleriyle hayran kitlesini katladı. Bu sezon Show TV’de yayınlanan “Aşk Laftan Anlamaz” dizisiyle karşımıza çıkan Erçel, kendisine benzer yanları bulunan ‘Hayat’ı canlandırıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde okuyan oyuncu, hayallerinin peşinden İstanbul’a gelmiş. Ablası hayatındaki en önemli kişi. Gri ve Gece adında iki kedisi de var. Ailesi, her zaman arkasında, en büyük destekçisi. Küçükken annesiyle ilk tartışması saçları yüzünden olmuş, kestirmek istememiş. O gün bugündür de uzun. Ve saçlarının güzelliğini L’Oréal Paris de fark etmiş ki, yeni güzellik elçisi oldu. Kariyer merdivenlerini kendinden emin şekilde hızla tırmanan güzel oyuncuyla buluştuk, hayallerini, hayatını ve yeni projelerini konuştuk.
■ Çocukluğunu merak ediyorum, 6-7 yaşlarındaki Hande’yi anlatır mısın bize?
Balıkesir, Gönen’de bir sitede büyüdüm, orada bir parkımız vardı. O yüzden hiç ev kızı olmadım, sokak çocuğu gibiydim. 1 yaş büyük bir ablam var, ikiz gibi büyüdük. Küçük bir yer olduğu için mahalle kültürümüz vardı. O dönemden gelen sağlam arkadaşlıklarım var. Çok şanslıyım ki, güzel bir ailede yetiştim. Babamın beyaz eşya bayisi vardı, annem ise ev hanımı. Sevgi dolu küçük bir aileyiz. Ne zaman o günleri düşünsem hep toz pembe gelir bana.
■ O zamanlar oyunlarını, hayallerini süsleyen şeyler neydi?
Ablamla duştan çıktığımızda havluyla saçlarımızı sarıp uzatırdık. Annemin topuklu ayakkabılarını giyerdim.
■ Evet, annenin ayakkabılarını giyip “Ben İstanbul’a ajansa gidiyorum” dermişsin...
Evet. (Gülüyor.) Annem hep saçlarımı kestirirdi. Hiç istemezdim ama çok sıcak ve koşturuyorum diye saçlarımızla baş edemez, kestirirdi. Sonra bir gün, ergenlik dönemimde ablamla, annemin yanına gidip “Anne biz artık saçlarımızı kestirmeyeceğiz” diye karar aldık. O günkü kararım çok önemliydi, çünkü bir daha saçlarım kısalmadı.
■ İlk defa aileye karşı gelişin saçların yüzünden miydi yani?
Evet, gerçekten ilk kez başkaldırışım bu olabilir biliyor musun? (Gülüyor.)
■ Uzun saçlarınla marka yüzü oldun. Proje geldiğinde annene uzun saçın ne kadar iyi bir şey olduğunu söyledin mi?
Çok içten istemişim demek ki, şanslıyım. Anneme söylediğimde “Bilseydim hep kısa kestirirdim ki, doya doya yaşa” dedi.
■ Saçını ilk kez boyatıyorsun, bu kararı nasıl verdin?
Evet, ben hep doğallıktan yanayım, bana yakışmayan bir şeyi yapamam. Bugüne kadar saçlarımda ufak değişiklikler istediğimde aralarına ışıltılar yapıp hevesimi aldım. Loreal Paris’in güzellik elçisi olarak saçımın buna değer olduğunu düşünüp, boyamaya karar verdim. Çok doğal ve parlak oldu, tam istediğim gibi...
‘İNSANLARA İLHAM KAYNAĞI OLMAYI ÇOK SEVİYORUM’
■ Instagram’da 3.2 milyon takipçin var, ayrıca adına açılmış pek çok hesap da... Sende şeytan tüyü mü var, herkes seni çok seviyor. Kısa zamanda bu kadar parlamanın etkisi nedir?
Duruşumla, gücümle ve hayattaki amacımla etrafımdaki insanlara ilham kaynağı olmayı çok seviyorum. İnsanların azıcık da olsa beni tanıması çok güzel. Belki de bu samimiyetim onlara geçtiği için, bu kadar kısa zamanda bunları yaşıyorum.
■ Kısa sürede iyi yerlere geleceğini tahmin ediyor muydun?
Çok düşündüm, çok hayal kurdum ama bu kadar kısa sürede olacağını tahmin etmezdim.
■ Geleceğine ve kariyerine dair hayal kurmaya ne zaman başladın?
Hayallerle yaşayan biriyim. İsteyeceğim, hayalini kuracağım ve onu büyüteceğim ki onlara ulaşayım.
■ Çok büyük hayal kırıklıkları yaşadın mı?
Hayır.
■ Canlandıracağın karakterlerin geçmişini çok sorgular mısın? O sancılı dönem ne kadar sürüyor, karakter ne zaman tam anlamıyla oturuyor?
Aslında oynarken oturuyor, senaryo geldikçe farkına varıyorsun. Ne hissediyor tabii ki benim için çok önemli. Bazen zaman kısıtlı olduğu için süreci hızlandırıp eğitimle destekleyip elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
■ “Aşk Laftan Anlamaz” çok sevildi, bir romantik komedide yer almanın iyi yanları neler?
Hayatına ne gibi etkisi oldu? Bir romantik komedide kendimi görmeyi çok istemiştim. Hayat, çok deli dolu bir kız, inatçı. Öyle bir ortak noktamız da var. Onu ileri götürmeye uğraşıyorum.
■ Partnerinde ne ararsın? Senaryo eline geldiğinde akşam telefonlaşır mısınız mesela yoksa sette mi paslaşırsınız?
Burak’la çok güzel bir arkadaşlığımız var. O da işini çok severek, önemseyerek yapıyor, sete hazır geliyor. Birlikte yaptığımız provada o sahne devleşiyor. Zaten ortak bir enerji yakaladığınızda güzel oluyor. Set dışında bazen görüşüyoruz, konuşuyoruz.
■ Diziyle ilgili biraz tüyo verir misin izleyicilere? Ortada bir yalan var, bakalım bu nereye kadar gidecek?
İşler çok karıştı, araya Didem girdi, anne girdi. Çok daha heyecanlı şeyler olacak.
■ Artık gülmeye, eğlenmeye, aşka, umut etmeye ihtiyacımız var. Dolayısıyla romantik komediler izleyiciyi daha mutlu ediyor. Her şeyden önce izleyici olarak senin beklentini karşılıyor mu?
Romantik komedi, ne kadar doğal çekilip yazılırsa, oynanırsa insanların da o kadar içine siniyor. Kendinden daha fazla şey buluyor. Orada kullandığın bir kelime, insanların diline dolanıyor. Senaryoda doğallık çok önemli benim için.
‘İÇİME SİNE SİNE OYNADIM’
■ Oyunculuğun doğal bulunuyor. Özel hayatında da mı böylesin? Oyunculuk tekniklerine ilgi duyuyor musun?
Şu an eğitim alıyorum, hocalarım Beyti Engin ve Filiz Kaya o kadar iyi ki, abartılı şeyleri onlar da bana göstermez, benim içimden de gelmez. Oynadığım karakter nasılsa öyle davranıyorum. Oynarken içten gelen bir tepkim var, sanırım o yüzden doğal buluyorlar.
■ Ailen oyunculuğunla ilgili neleri eleştiriyor?
Annem “Şu bakışında şunu yakaladım” der. Aslında hissetmiş orada nasıl baktığımı. Beni iyi tanıdığı için her şeyi söyleyebiliyor. O bakışı anneye bile yakalatmamak lazım.
■ Sette seni kim izlese heyecanlanırsın? Ailen ziyarete geldi mi hiç?
Ailem geldi, babaannem ve dedem de... Çok rahat hissettim kendimi, içime sine sine oynadım.
‘Her şey kendim için’
■ İstediğin şeylerin peşinden gidiyorsun. Başka ne gibi özelliklerin var?
Bir şey istiyorsam, elde edene kadar vazgeçmem. Hayat bugüne kadar hep istediklerimi verdi. Bir yandan şans, bir yandan yetenek ama ben bunun özveriyle de ilgili olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra da böyle devam edeceğim, her şey kendim için. ‘
ÇOK ZAYIF OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ’
■ Kıvrımlı bir vücudun var. Güzellik algısını yıktığını düşünüyorum. Gerçi çok zayıfmışsın, ekranda bu kadar zayıf görünmüyorsun...
Öyle bir algı var, evet. Bu benim yapım, yuvarlak bir yüzüm var ve ben bundan çok memnunum. Çok zayıf olmak zorunda değiliz, ben oyunculuk yapıyorum. Güzellik algısını az da olsa kırdıysam ne mutlu bana.
■ Türkiye’de hayranlarının olması normal ama Arap dünyasında bu kadar sevilmek de ilginç değil mi?
Turlarla setlere gelen bir kitle var... Gerçekten çok değişik. Bazen otobüsle geliyorlar. Onları gördüğümde ben de çok şaşırıyorum, “Nereden geldiniz siz?” diyorum.
‘İstediğim şehirde, istediğim hayatı yaşıyorum’
■ En sevdiğin ve en sevmediğin özelliklerin neler?
Pozitifim, dünyaya güzel bakmak istiyorum. Bazı şeylere gereksiz üzülebiliyorum. Bunu törpülemek gerekiyor.
■ Bu sene öğrendiğin en belirgin şey neydi?
Ne yaşarsam yaşayayım, bunun insanlar için olduğunu düşünüyorum. Hiçbir şeyi o kadar dert etmemeyi öğrendim. Gerçekten bir şey istedi- ğinde vazgeçmemelisin.
■ İstanbul hayallerini süsleyen bir şehirdi. Peki hayallerini verdi mi sana?
Önümde daha çok yol var ama istediğim şehirde, istediğim hayatı yaşıyorum.
■ İstanbul’da en sevdiğin yer neresi?
İlk Moda’ya geldiğim için orayı çok severim. Bir de Tarabya tarafını.
■ Türk yönetmenlerin işlerini takip ediyor musun, festival filmlerini...
Evet, beğendiğim yönetmenler var. Oyuncu arkadaşlarımın projeleri, tatlı heyecanları oluyor. Daha sinemayı deneyimlemedim, o da sırada inşallah.