Show TV canlı yayını, dizileri, eğlence programları, oyuncular ve daha fazlası için Show TV uygulamasını indirin

Show TV’de yayınlanan Gold Film yapımı ‘Asla Vazgeçmem’ adlı dizinin kadrosuna dahil olan yakışıklı oyuncu Eren Hacısalihoğlu HT MAGAZİN’e samimi açıklamalarda bulundu.

 

Asla Vazgeçmem dizisinin kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

 

Uzun zamandır görüştüğüm, Gold Yapım ile geçmiş dönemlerde bir türlü çalışamadık. Aslında şirketin bu tarihlerde başlayacak farklı bir projesi için el sıkışmıştık fakat o projenin daha ileri bir tarihe atılması kararlaştırılınca ‘Asla Vazgeçmem’in üçüncü bölümünde işe dahil olacak bir karakter üzerinden anlaşmamıza devam ettik.

 

 Dizide canlandıracağınız karakterden bahseder misiniz?

Karakterin adı Sinan. Benzetme doğru olur mu bilmem ama kendisi hızlı, öfkeli ve asi. Hayatı uçlarda yaşamayı seven bir adam. Gezer tozar hesap vermez. Sonrasını düşünmez. Kimsede takılmaz, hep önüne bakar. Fakat hayatta herkesin olduğu gibi onun da yumuşak bir karnı var tabii... Sinan’ın en değer verdiği insan ablası fakat onun başına da talihsiz bir kaza ve daha öncesinde yine bir o kadar talihsiz bir evlilik geliyor. Abla bir türlü hak ettiği değeri göremiyor, istediği aşkı yaşayamıyor. Hep mutsuz, hep gözleri yaşlı. Sinan gözü önünde ablasının huzursuz geçirdiği bunca zamana dayanamazken, bir de eniştesinin kullandığı arabanın kaza yapması sonucu ablasının komaya girmesi üzerine Yiğit’e olan nefreti yirmi katına çıkıyor. Aytül tarafından okul bahanesiyle Amerika’ya gönderilse de 3 sene sonra ziyaret için döndüğünde ablasını bitkisel hayatın üstesinden gelmiş ve evin içinde nereden geldiğini bilmediği fakat çok etkilendiği bir kadın buluyor. Artık aşk Sinan’ı bekliyor ve tabii Yiğit’e olan nefreti de.

 

 

JENERASYON FARKI VAR

 

Dizide canlandırdığınız Sinan karakteri ile Eren arasında ne gibi farklar var?

 

Dizideki çocuk, zamane genci. Benim o yaşlarımda daha farklı dinamikler, değerler vardı. Mesela en belirgin örnek şu olabilir herhalde, benim kardeşim yok, dolayısıyla kardeş sevgisi nedir, neye benzer ancak tahmin edebiliyorum kendi içimde. (Ablam olmasını çok çok isterdim.) O yaşımda bile olsa benim kardeşimin başına böyle bir kaza gelse bırakın Amerika’ya gitmeyi kardeşimin yanından kalkıp arka bahçeye gidemezdim. Tabii ileriki bölümlerde gelmemesi ya da gelememesinin nedenlerini birlikte göreceğiz ama yine de garip bir genç. Kendi dünyasında yaşıyor. En çok benzediğimiz yanımız da tez canlı olmamız sanırım. Aramızda ciddi jenerasyon farkı var. 

 

‘ÖĞRENCİYKEN İKİ MÜZİKALDE OYNADIM’

 

‘Asla Vazgeçmem’in oyuncu kadrosu hakkında ne düşünüyorsunuz...

 

Büyük isimlerle kurulu bir kadro, ben aralarında en yenilerinden biriyim bu sektörde. Hiçbiriyle daha önce çalışmamıştım, yeni insanlar tanımaktan, farklı oyuncularla sahne oynamaktan dolayı çok mutluyum.

 

 İnşaat mühendisliğinden konservatuvara uzanan bir hayat öykünüz var... Neden inşaat mühendisliğini bırakıp bu alana yöneldiniz...

 

Ankara TED Koleji’nde okudum ben. Kolejde ve üniversitede müzikaller yapılırdı. İki tane müzikalde oynadım. Ondan sonra inşaat mühendisliği evresi başladı. Bizim aile inşaatla uğraşıyor, babam müteahhit. Babamın bana kendi işiyle ilgili herhangi bir yaptırımı olmadı ama eminim gönlünden geçen oydu. Ben de onu düşünerek İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne girdim ama denedim, olmuyor. İkinci senenin yazında Bodrum’da tesadüfen zamanında ortaokuldayken tiyatro çalışmaları yapan hocalardan biriyle karşılaştım. Hocayla konuşurken, “Mutsuzum” dedim. “Konservatuvar dene. Sen yaparsın, becerirsin” dedi, kanıma girdi. Aslında konu ile tek ilgim lisedeyken oynadığım müzikallerdi. O yaz çalıştım, oldu.

 

Gelecekte canlandırmak istediğiniz karakterleri sorsam...

 

Oyuncular genellikle kendini zorlayacak, içinden nasıl çıkacağını bilemediği karakterleri oynamayı sever. Bugüne kadar denemediğim bir şeyin üzerine gitmek isterim. Bir şizofreni hastası olabilir mesela ya da refleks hâkimiyeti olmayan bir hiperaktif. (Gülüyor)

 

 Oyunculuktaki en büyük hedefiniz nedir?

 

Hedefim hiçbir zaman doymamak olacak. Kendimi orda burada görürüm değil, merakımın esiri olmak, daha iyisini yapmaya gayret etmeye doymamak olacak.

 

Her oyuncunun gelecekte aynı projede yer almak istediği isimler vardır...

 

Her fırsatta söylemeye ahdettiğim Zerrin Tekindor... Onunla beraber çalışmayı gerçekten çok isterim.

 

Neden Zerrin Tekindor?

 

Çünkü sahnede öyle şeyler yapıyor ki ben eminim ki kendisi kendi yaptığına şaşırıyor. İşin eksperi değilim asla ama bence bir oyuncu için yegâne değer bir sahne oynarken kendini şaşırtabilmek, reflekslerini kendinin beklemediği yerden yakalayabilmektir.

 

Oyuncuların belli bir egosu vardır... Sizin egonuz ne seviyede?

 

“Egolu değilim ben” cümlesi zaten başlı başına bir ego! Tabii ki benim de egolarım var kimi zaman, zedelenen kimi zaman okşanan. Fakat bu konuda önemli olanın aileden gelen terbiye olduğunu düşünüyorum.

 

40 YILDA BİR DENK GELİR

 

Ara Karanfil’den kick boks dersleri almaya başlamışsınız. Bu merak ne zaman başladı?

 

Yaklaşık bir senedir yapıyorum. Kesinlikle geç kaldığıma inandığım bir uğraş. Okulda Aikido dersi zorunluydu ve bende ondan sonra başladı dövüş sporlarına merak. Bütün kaslarınızı çalıştırıyor. Anlık enerji patlamalarıyla performans ve dayanıklılığınızı artırıyor. Bunların yanında ekstra esnek olmanız gerekir ki idmandan önce ve sonra muhakkak esneme hareketlerine vakit ayırıyorsunuz. Hepsini geçtim torba döverken atılan stres kesin ömre birkaç sene katıyordur. 

 

‘Benim İçin Üzülme’ dizisinin yönetmeni Mahsun Kırmızıgül hakkında düşünceleriniz nedir?

 

Mahsun Ağabey kadar pozitif, gülen, güldüren bir insan görmedim. Böyle biriyle çalışmak 40 yılda bir denk gelir. İş dışında da çok sık görüştüğüm ve çok sevdiğim biri. Yola onunla çıktım ve kendisinden çok şey öğrendim. Bir de Galatasaray’lı olmasa... 

 

‘Şampiyon olacağız’

 

Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olduğunuzu öğrendim. Beşiktaş ligi hangi noktada bitirir?

 

Beşiktaş deyince akan sular durur. Bugüne kadar kaç kumanda kırdım bilmiyorum. Slaven Bilic Beşiktaş’ı tekrar eski haline getirdi, ruhunu buldu adeta takım. Kadroda bütün topçular hırslı ve ne istediği biliyor. Zaten bir futbol takımındaki en önemli değer bence sporcuların kendi içinde bir yarışa girmesi. Formayı kaybetmemek için mücadele etmesi. İşte Bilic bunu yaptı ve kalbimizde taht kurdu. Bu sene ligi şampiyon bitireceğiz bence. 

 

Fotoğraflarınızın çoğunda sizi sert bakışlarla görüyoruz...

 

Evet öyle denk geliyor hep ya da üzerime mi yapıştı onu da bilmiyorum. Çözmem gereken problemlerin arasında bu durum da var.

X