Nursel Köse: 'İhtiyar'ın sakin yapısı var ama kasırga çıkaracak izlenimi bırakıyor!

'Arıza'nın kadrosu daha da güçlendi. Her hafta pazar günleri saat 20'de izleyicilere yeni bir heyecan yaşatan 'Arıza'nın kadrosuna dahil olan Nursel Köse, canlandırdığı 'İhtiyar'ı Habertürk'e verdiği röportajda şöyle yorumladı; "İstanbul'un en iyi okullarında eğitim almış, çok zeki ve başarılı bir iş kadını olmayı başarmış. Sakin bir yapısı var...

'Arıza'nın kadrosuna 'İhtiyar' karakteriyle dahil olan Nursel Köse, oyunculuğa mimarlık öğrenimi görmek için gittiği Almanya'da başladı.
Kariyeri boyunca Almanya ve Türkiye'de 26 sinema filmiyle 17 TV dizisinde rol aldı.
Aynı zamanda şair olan Nursel Köse'nin 3'ü şiir, biri şiir - öykü ve biri roman olmak üzere 5 kitabı yayımlandı.

Nursel Köse'nin kazandığı ödüller ise şöyle;
2007... Antalya Altın Portakal Film Festivali (Yaşamın Kıyısında)
2007... Ankara Uluslararası Film Festivali (Yaşamın Kıyısında)
2007... Yeşilçam Ödülleri (Yaşamın Kıyısında)
2010... Safranbolu Film Festivali - Onur Ödülü
2010... Datça Film Festivali - Onur Ödülü
2014... Antalya Altın Portakal Film Festivali (Kuzu)

'Arıza'nın başarısını, her kesimden kişiye hitap edebilmesi olarak yorumlayan Nursel Köse, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularını cevapladı;

Fenomen olmuş ‘Arıza'nın kadrosuna katılmakla neler hissettiniz?
Mutlu oldum. Hikâyesi oturmuş, taşları yerleşmiş, oyuncularıyla da izleyicilerin gönlünde fenomenleşmiş bir işin içinde olmanın güzelliğinin ve sorumluluğunun heyecanını yaşıyorum.

Sizce 'Arıza'nın izleyicinin ilgisine mazhar olan özellikleri nelerdir?
Sanırım çok farklı kişilere ve nesillere hitap etmeyi becerdiğinden. Aşk, aksiyon, gerilim ve dramın iyi harmanlanmış hali... Kadronun armonisiyle. Tesadüf değil bence.

Canlandırdığınız 'İhtiyar'ı analiz edebilir misiniz? Sizinle benzer veya zıt karakteristik özellikleri nelerdir?
Yüksek eğitimli, orta sınıf bir ailenin göz bebeği gibi okutup büyütmüş oldukları biri 'Bergüzar / İhtiyar'... İstanbul'un en iyi okullarında eğitim almış, Robert Koleji mezunu. Boğaziçi Üniversitesi'nde ekonomiyi bitirmiş. Çok zeki ve başarılı bir iş kadını olmayı başarmış olmasını eğitimine borçlu. Deli gibi ekonomi ve kitap okuyor ve konusunda eşsiz bir uzman. Araştırıyor, yazıyor... Workshoplar, seminerler, konferanslar veriyor. Medyada aranan bir kişilik. Mesleğinde, yaptığı işlerde tutkulu bir çalışkanlık sergiliyor. Sakin bir yapısı var ama her an bir kasırga çıkaracak izlenimi bırakıyor. Benimle benzerliğinin çalışkanlığı ve mesleğinde tutkulu olması olduğunu söyleyebilirim. 'Boss Bergüzar' ile aramda başka bir benzerlik yakalamadım.

Özel bir öğrenci olarak Almanya'ya mimarlık öğrenimi görmeye gitmenize rağmen sizi görsel sanatlara yönlendiren neden / kişi ne oldu?
Hayatımın büyük bölümünü, göç halinde geçirdim. Mesleğim ve misyonlarım beni çok kültürlü toplumlarda yaşamaktan öte, farklılık gözetmeden kültürler arası iletişime; sanatla, mizahla, edebiyatla ve tabii sinemayla, daha muhteşem geçildiğini çabuk öğrenmem nedenlerim arasında bulunuyor.

Özel bir öğrenci olmanızdan söz edebilir misiniz?
Özel öğrenci benim durumumda yani; işçi ailesi mensubu olmayışım veya Almanya'da doğmamış olduğumdan dolayı sadece yüksek tahsil yapmak için giden öğrenci anlamında bir özellik. Benim öğrenciliğim, devlet yardımı almadan, kendi kendini finanse etmek zorunda olan öğrenciliktir. Başka bir özellik aramayalım burada.

• 

Almanya'da bir Türk olarak oyunculuk yapmanın avantajları ve dezavantajları neler oldu? Almanya'da oyuncu olarak kendinizi ifade etmede zorluk yaşadınız mı?
Yabancı bir ülkede sıfır noktasından başlayan yaşamın, kendini ifade edebilmenin, o toplumda yer oluşturabilmenin tüm zorluklarını da tüm güzelliklerini de yaşadım. Kendimi kültürler arası sıkışmış veya çaresiz görmedim. Hatta, sanatımızın önüne 'göçmen' takısını yükleyerek, Avrupa'nın kültür merkezci yaklaşımını, baskın ve birincil kültür gibi dayatılması, bizzat ilk önce sanatı seçmemi körükledi. Ben ayrımcılığı ve ötekileştirmeciliği körükleyen tarafların ekmeğine yağ sürmemeyi sanatla, mizahla anlatmanın yolunun olduğunu düşünürüm... Kültürler arası farklılıkları önyargıların şablonundan çıkarmayı hayat biçimim edindim. Saygı ve töleransla, sanatın ve mizahın, bunu başarabilmenin yollarını önüme yığdı Almanya'daki yaşamım.

Oyunculuk adına Almanya ile Türkiye arasında sistemin farkları nelerdir?
Sistem birçok yönüyle farklı. Almanya'da oyunculuk sendikal haklar üzerinden korunur. Çalışma şartları, koşulları, sigortası, ödemeleri vs. kanunlarla emniyete alınmış haklar söz konusu. Bu konularda çözmemiz gereken daha çok mesele var. Hem ekip, hem oyuncular adına her hafta koşulan maraton gibi... Dünyada iş bizdeki gibi değil. 45 dakikalık bölümler bir sezonluk rahat rahat çekiliyor sonra yayınlanıyor. İmrenmemek mümkün değil.

Yönetmenlik çalışmalarınız da bulunuyor. Yönetmenlikle oyunculuğun birbirini besleyen tarafları nelerdir?
Birinde söz söyleyen, diğerinde söz dinleyensin.

Bugüne kadar elde ettiğiniz en büyük başarının ne olduğunu düşünüyorsunuz? Aynı şekilde en büyük başarısızlığınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Yaptığım her işte kendimi merkeze koyduğumdan, keyif aldığım işlerde bulunmaya çalıştım, bunlar da insana başarı olarak dönüyor . Maddi ve manevi özgür irademi korumak, arzu ettiğim işleri yapmamın temelini oluşturdu zamanla. Kendi tercihlerimi ön plana almayı kendime öğrettim. Çok yönlülük, çok çeşitlilik, çok renklilik yaratıcılığı ortaya koymamdaki çekingenlikleri önümden kaldırabiliyor. Kendimi başarısızlık veya başarılı ölçekleriyle değerlendirmiyorum.

Bugün, geriye dönüp baktığınızda gördüğünüz kariyer tablosunu analiz edebilir misiniz?
Hayat, önümüze geniş yelpazesiyle uzanıyor. Tek yönlü, tek bir işe odaklı görmedim yaşamı. Dönem dönem farklı işler yaptım ve bu yaptıklarım alışılmışın dışında farklı farklı kariyer basamakları oluşturdu benim için. Hepsinden de çıktım yukarı, alkışlandım, ödüllendirildim, kabul gördüm sevildim.